Sayfalar

gizli kamera

replika telefon

maca bitksi

replika telefon ve insan tarihcesi

replika telefon ve insan tarihcesi
 replika

 replika

 replika telefon

 kopya cep telefonu

 replika

 replika

 replika telefon

 replika telefon

replika telefon ve insan tarihcesi Yine böyle bir gece ve yine sofrada misafirler, Çok güzel bir yaz gecesi* Münir Nurettin Beyefendi gelmiş, şarkılarım peş peşe söylüyordu. C(mn rakibi handan edersin vs, gibi. Arkadan türküler ve en sonunda da, Ata’mn gazeli çok sevdiğini iyi bildiği için Âbdıühak Hamitln güftesini, şimdi pek iyi hatırlayamadığım bir gazelini okumaya başlayınca Atatürk birden daldı gitti. Gazel bitince tekrar okumasını rica etti. Münir Nurettin okurken Ata-türk şevke gelip onunla beraber yavaş yavaş ama sessizce terennüm etmeye başladı. Aman Allahım, o ne ulvi bir geceydi, ne ulvi saatlerdi... Münir Nurettin okudu okudu, o okudukça Atatürk’ün gözleri yaşlandı, çok duygulandı. Gazel bitince, yerinden kalkarak sofrada oturan zevata; “Beyler hepiniz, hepimiz belli zamanlarda belli yerlere, replika belli kademelere ve rütbelere hasbelkader gelebiliriz, ama sanatkâr olamayız. Çalışmakla sonradan sanatkâr olunmaz. O Allah’ın doğuştan insanlara verdiği bir lütuf, bir nimettir.”
O akşamki bu sözlerden sonra bende Münir Nurettin’i daha çok sevmeye ve de çok takdir etmeye başladım. O günden sonra ilerleyen günlerde de, zaman zaman, bu büyük sanatkâr Münir Nurettin Selçuk Bey ile görüşürüz ve eskiyi beraberce yad ederiz. .Gerçekten kendisi çok beyefendi ve çok büyük bir sanatkârdı. Irattı. -.
Bpriirk Selahattin Pınar Bey’i de çok beğenir ve zaman zama ll|gini misafir ederdi. Bu gidiş gelişlerinde benim de Selaha u la çok iyi bir dostluğum oluşmuştu. Atatürk’ün ölümü] ¿ifada bu dostluğumuz çok sıkı bir şekilde devam etmişti Vâ«1 zaman halazademin Kadıköy Çiftehavuzlar’ daki eviı Selahattin Pmar’la ya kendi evinde veya hala?
İdlere dönerek “Bana ülkeyi içki masasından idare e* -laf edenler olduğunu duyuyorum. Beyler, siz de çok iyi ¡Slİ görüyorsunuz ki bu sofra sadece içki içilen bir sofra değj^^tjfi rada tüm memleket meseleleri, yetkili kişi ve dostlarlaj!-yatırılır, enine boyuna görüşülür ve tartışılır, yemek onan,','"', ğu için de hepimiz rahatça konuşuruz, zaman mefhumu faSjk olmaz. Bu masada ben, memleket ve milletimin nabzını ı.,,,. ;* Ülkemin, milletimin yükselmesi, refaha kavuşması için çaJ ararım. Sonra daha önemli bir sebebi de şudur. Bütün ihtii;i|:: inkılâplar hep geceleri olur. Binaenaleyh ben gece oturur, J mam. Başvekilim istirahat etsin, uyusun ve sabah da dinç ve ^ de olarak vazifesi başmda bulunsun. Ben de onlardan sonra ve uyurum” buyurmuşlardı.
Hakikaten, 12 yıl gece gündüz, hiç izin mizin yapmadan, bil& il yanında görev yaptığım müddet zartada, bazı geceler istisna o hep geceleri odasında çalışırdı; tabü ben de, ama belli saatte ça. ğınr ve “hadi oğlum yatm, yann erken kalkıyorsunuz, beni merale etmeyin” diyerek bizi gönderirdi, ama bizim ekipten bir kişi, Pa^ Şa nın dahi haberi olmadan gece sabaha kadar uyumaz, gizli gizli onu beklerdik. Ben evlenince, hele hele 1934 ve 1935’de iki kızım olup da köşkün hemen altında Çankaya Caddesinde Mithat Beyin köşkünün arkasına isabet eden sahada, dere içinde iki odalı küçük evime taşınınca, eve zamanında gitmem için her gece muhakkak replika telefon ikaz ederd hakimiydi; konuşmalara ilk o başlar, mevzulun, konulan o seçer, yönlendirirdi. Önemli ve devlet mevzula-n hep en önce konuşulurdu. Buna bizatihi dikkat ederdi Zaman ilerledikçe, biraz da içkinin keyfiyle, eski hatıralara dönülür, anlatır, anlattırır, güler, keyiflenirdi.
Şaka hep gündemde olur, şakalaşmayı çok severdi. İçkisine kimsenin müdahale etmesini istemez, hatta edene de çok kızardı.
Bir ara Hikmet Bayur Bey bir müddet sağlığınızı bozacak diyerek müdahaleye kalkmıştı. İbrahim’in şahane bir sofra hazırladığı bir geceydi. Cemal de servis yapıyordu. Yine içki muhabbeti başlamıştı, ama bahsettiğim gib,i Hikmet Bayur Bey ısrarla, “bu içki sizi çok rahatsız edecek” diye bastı ' ^,*^5**^ dayanamadı ve “Yahu Hikmet, seni biraz uzA ^ mesela Hindistan... Şöyle git, bir oralar^ppjj^^^’
pe dersin"* diyerek son sözünü söyledi ve dediğini dé yaptı Hik-tnet Bayur Bey kısa bir zaman sonra Kabil Büyukelçiliği’ne atandı ve gitti. O gittikten sonra biz aramızda hep Hikmet Bayur’ut&k dir etmişizdir. Sadece o Atatürk’e cesurca karşı çıkmış, diretmişti ve de sonunda maalesef de haklı çıkmıştı. Kader, ne diyeceksin... Ama hakikaten rakısı onu hayata bağlayan en büyük zevki ve dayanağıydı, onsuz yapamazdı.
Atatürk akşam sofralarında zaman zaman şakalara da yer verirdi. Arkadaşları bu mizansenleri hazırlardı, işte bunlardan birkaçım aşağıda anlatıyorum.
Sudanlı Nesip Efendi, Afrikalı olup Sultan Hamit’e at uşağı olarak alınmış, replika samsung s8 edge büahare Osmanlı Meclisinde çalışmış, Cumhuriyetin ilanmdan sonra da köşke kapıcı olarak alınmış, bir erkek evlat sahibi, güçlü kuvvetli biriydi. Evvelce beş vakit namazım kılan bu adam köşke intisap ettikten sonra her akşam kafayı çeker olmuştu. Atatürk de içtiğini bilir, fakat hoş görürdü. Çünkü hiç sarhoş olmaz her gece vazifelerine bağlı olarak kapılan kontrol eder sonra yatardı. Yine bir gece Dolmabahçe Sarayı’nda sofrada replika samsung s8 edge otururken arkadaşları Arap Nesip Efendi’ye bir oyun yapalım, biraz gülelim, dediler.
Tertip edilen oyun şöyle olacaktı. Nesip Efendi’yi sofraya davet edecekler ve de sofraya oturarak bir kadeh rakı içmesini söyleyeceklerdi. Tam sofraya otururken vazifeli bir kişi sandalyeyi arkasından çekecek ve Nesip Efendi halıya gömülecekti. Bu tertip üzerine Nesip Efendi’yi çağırdılar. Atatürk “Gel bakalım Nesip Efendi, otur bir tek rakı iç” dediler Belini büküp yerlere kadar eğilen Nesip Efendi “Aman paşam teeddüp ederim oturamam” ^dediyse de ısran üzerine oturmak üzere arkasına getirilen sandal-wmge eğüe eğile oturmak isteyen Nesip Efendi, kendini bir anda
Hnın üstünde bacakları havada buluverdi. Herkes dâhil neşeli
Bjgkilde gülerken Nesip Efendi düştüğü yerden sandalyeyi ar-Hâan çekene öyle bir okkalı küfür savurdu ki Atatürk’ü unu-Htthğı bu küfre sofradaküer ve Atatürk çok güldü. Ama hila-Rpp Efendi kendine geldi ve utancından elleriyle gözlerini diler hale gelince Atatürk, “Ésas sen kusura bak* «Efendi. Biz galiba şakayı fazla kaçırdık, küfrü hep bir-diverek gönlünü alıp yolladı.
Esasında o senelerde İstanbul'da çok Aran f ran şayian kapatılınca hepsi meydanda kaldı ve sem M lar. Bu Arapların haramlan da kadınlar hamamlarında^ veya susam helvası yapıp yine bu hamamlarda canı ^ /I i^de satarlardı. İşte Nesip Efendi de bunlardan biıfyffi unutuyordum, sarayın bekçibaşısı da Sudanlı bir Arap’tı
Atatürk’ün zaman zaman değişik tipleri sofrasına davet ettiği ni anlatmışken bir de Devlet Demiryolları’nda, Paşa Kazım namıyla tanınan zat, Atatürk’ün trende yaptığı seyahatlerde vazife! olarak bulunurdu. Yaradılış itibariyle, bakıldığında insana neşe veren, komik bir yüzü vardı. Atatürk bu zatı seyahatlerinde zaman zaman sofrasına çağırır, beraber oturup yemek yerdi.
Paşa Kazım çok taklitçi ve nüktedan olduğu için çeşidi hareketlerle nükteli fıkralar anlatır ve Atatürk’ü kahkahalarla güldürürdü. Yemek sonunda çok memnun olur ve Paşa Kazım’a teşefe kür eder, iltifatlarda bulunurdu. Hatta zaman zaman ufak tefek harçlık ve hediyeler vererek gönlünü alırdı.
Yine bir gece sofradalar. Atatürk’ün İstanbul’a ilk gelişi olan 1927 senes
nda yemeğe gitmeyi severdi. Bir gün İstanbul’da motorlaH kopya cep telefonu vek geziyorduk. replika samsung s7 edge Esasında, Acar motoru ile Florya'dan çıkıldı. % ola3 tinde bulunan mutat zevatla birlikte motorun üst güvertesin^ ^ nuşarak, şakalaşarak ve gülüşerek Boğaz’a gelindi. O sevgili w sahilde gruplar halinde toplanıyor ve yaşa, varol, âvâzeleri va ğı çın çın çınlatıyordu. Vakit akşama doğru idi ki, Sarıyer önleri P gelindi. İskele yanındaki Canlı Balık Gazinosu’na çıkmak arzusu ^
da bulundular. Acar motoru iskeleye yanaştı. Karada ve den&ı bulunan halkın coşkulu tezahüratları ile Canlı Baiık’a girildi. 0& man gazinonun ortasında bölmeli bir havuz vardı. Her bölmede# çeşit çeşit balıklar bulunurdu. Havuz ve pistin hemen arkasın# bir yere intisap eden Atatürk’e şef ve garsonlar hemen sofrayı kuruverdiler. Dostlan da masaya oturdu. replika samsung s7 edge Bize de hemen yan masaya oturma talimatı verdi. Hemen hemen hiç yarımdan ayırmadığı Şef İbrahim’le beni adeta birer öz evladı gibi görür ve bu tür yerlere gidilince de gözü hep bizim masamızda olurdu. Onun için de bize çoğu zaman “Cucuğum” diye hitap ederek çağırırdı. O da bizim öz bir babamızdı, hem de öyle bir baba ki.
Masasında, halkın arasmdaydı. Çok sevdiği milletinin arasında ^ bulunmaktan öylesine zevk alıyordu ki her kadehi kaldırırken, yan I masalardaki oturanlara doğru şerefinize diyerek kadeh kaldırıyor- I du. Halkıyla öylesine bütünleşmiş, öylesine bir ruh beraberliğine 1 girmişti ki, salonu bir zevk büyük bir keyif sarmıştı. Atatürk ve hal- i kı adeta bir yumak olmuştu. Taze mezeler, balıklar zevkle yendi, 1 içildi sohbetler yapıldı, hayli geç vakitlere kadar kaldık. Sonra ay- | m coşkulu tezahürat ile uğurlandılar: Acar’a binerek bir müddet 1 sonra kamarasına çekildi, yorulmuştu. Uyuyarak Florya
Varınca hemen uyandı. Esasında öyle içki filan omı tesir et mezdi. Hep uyanık, hep aklı başındaydı. Odasına çekildi ve ben den o günlerde okuduğu kitaplardan birini istedi, hemen verdim. Bana “Sen de bu saatte, çocuk, artık evine gitme, gün yorucu geçti, odana git ve istirahatını yap” dedi. Dedim ya, bir baba gibiydi.
I Çankaya’da köşke yakın bir evde ikamet eden, Doktor Rasim Ferit Bey de Atatürk’ün sofrasında bulunan zevat meyamndaydı. Bu itibarla küçük kızı Atatürk’ü gayet iyi tanıyor ve babasının anlattıklarıyla Atatürk’ün her gece rakı içtiğini de dolayısıyla biliyordu»
Atatürk bir gün otomobille şehir dışı gezintisinden dönüşte, vekâletler önünden geçtikleri esnada, okulundan eve dönmekte olan küçük bir kızı görünce, arabaya dur emri vererek bu küçük kızı evine bırakmak üzere otomobiline alır ve yanına oturtur. Meğer bu küçük kız Doktor Rasim Ferit Bey’in kızıymış.
Akima gelen bir soruyu küçük kıza “Bak kızım. Buraya bir kova su, buraya da bir replika iphone 7 plus kova rakı koysak ve bir de eşek çağırsak hangisini içer?” diye soruverin
Küçük kız derhal “Rakıyı içer paşam” demez mi? Kızı bir müddet sonra yolun üzerindeki evine bırakır ve köşke gelinir.
Akşam sofra kurulur, gelen misafirlere bir ara Atatürk o gün otomobüdeki durumu anlatır ve de Selanik şivesiyle “Hadi de bakalım eşeğin rakıyı ne için içtiğini, Hadi de.” Haddi zatında, kızın cevabı suyu içer olacak ve o zaman ne için içer sorusu sorulacak. Atatürk hem anlatıyor, hem gülüyor, bir taraftan da “Hadi de bakalım rakıyı ne için içer?” diye keyifli kopya cep telefonu keyifli söylenip duruyordu.
Tme biı gece Florya Köşkü’nde otururken, zen, müzik çalıp eğlenen gençleri gördü ve bize “S,N| leri” talimatım verdi.
Hemen emri yerine getirildi ve birkaç dakika ||j|j j ||j sandallarıyla köşk iskelesine replika iphone 7 plus yanaşarak iskeleye çıkıp^ diler. ^!f: y
Atatürk, kendilerini ayakta karşılayıp tek tek isinüeı^ .. ^, y rek önce onlan tanıdı ve sofraya davet etti. “Hadi bakalı^ g hiç sıkılmayın rahat olun Atatürk sizinle olmaktan çok ' mutluluğu bu gece beraberce yaşayalım” diyerek onlan raw ■ ı Hatta arzu edenlere de rahatlıkla içki içebileceklerini de ilave' 1
Gençler bu sözlerle bir anda rahatladılar. Koca Atatürk işte yJ nndaydı ama büyük bir kumandan, bir büyük cumhurbaşkanı^ değil, adeta bir arkadaş bir ağabey gibi yarılarında, sofradaydı büyük keyifle geç saatlere kadar yenildi, içildi, şarkı dinlendi^ lar çalındı. Bu olay Atatürk’ü çok mütehassıs etti ve onlan uğut^ ken hayattan boyunca muvaffak olmalan hususunda hitabede^ lundular ve vaktin ilerlemesi hasebiyle müsaade buyurdular, elin tek tek öperek ayrılan gençler evlerine gitmek üzere köşkt® memnun ve mesut olarak ayrıldılar. Bu gençler arasında önemli bj kız çocuğu da vardı. Bu Papa Eftim’in kızıydı.
Atatürk ile birlikte bir gece maiyetindeki zevatla birlikte Be-yoğlu’ndaki Turkuaz replika iphone 7 plus restorana gitmiştik. Yenildi içildi. Sofra her zaman ki gibi samimi ve neşeli konuşmalarla devam ediyordu, ama sohbet koyulaşınca saat epey ilerlemişti. 'IUrkuaz’ın sahiple ri de bir ara sohbete katılmışlardı. Sohbetin sonunda Atatürk’ten m hatıra olarak bir imzasını istediler. Kabul buyurdular ve verdikle- ■ ri beyaz bir dosya kâğıdının en üst başına, yani imzanın üzerine S her hangi bir yazı yazılmasına mahal bırakılmayacak replika iphone 7 ATATÜRK imzasını atıp verdiler.
Ferdası gün, o gece orada olan arkadaşlarının “Paşam, imzanızı 1 kâğıdın her hangi bir tarafina atacaksınız diye öyle korktuk ki" de- 1 diklerinde “siz benim rakı içtikçe sarhoş olacağımı mı zannediyor- I sunuz? İşte bu noktada yanılıyorsunuz. Ben içtikçe ilham alır ve o I nispetle de kafam çok çalışır” buyurdular. Hazır bulunan arkadaş- I lan bu cevap üzerine Paşa’nın ellerine sarılıp, öpüp özür dilediler. I Paşanın onlara müstehzi bir tavırla bak'

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder